Nerede O Eski Ramazanlar Deriz, Değişenin Bizler Olduğunu Bile Bile..

Ramazan ayı, İslam dininin önemli aylarından biridir ve Müslümanlar için oruç tutma, ibadet etme, yardımlaşma ve manevi olarak kendini arındırma fırsatı sunar. Ve Ramazan ayı, özellikle geleneksel ve kültürel olarak önemli bir yere sahiptir.

Her geçen Ramazanla birlikte “Nerede o eski Ramazanlar?” diye bir soru sıklıkla sorulur, keşke yine o günleri aynı duygularla yaşayabilsek diye düşünürüz. Çocukluğumuz, ilk oruç, sahur ve iftarlar, teravihler, bayram coşkusu… Camiler, mahyalar, ramazan davulcuları, iftar sofrasındaki susam kokan sıcak pideler, şerbetler, nefis yemekler, sofralar, davetler, ziyafetler… Eski ramazanların güzel hatıraları, tatları ve kokusu gönlümüzde, aklımızda kalmıştır.

Eskiden Ramazan ayı, bugünlerde olduğu gibi teknolojik cihazlarla dolu değildi. Cep telefonlarının ve iletişim cihazlarının bu kadar yaygın olmadığı zamanlar; Ramazanın gelmesiyle birlikte evlerde, sokaklarda ve camilerde bir huzur ve neşe hakim olurdu. İnsanlar, gündüzleri oruç tutup, akşamları iftar yemekleriyle bir araya gelir, birbirlerine güzel sözler söyler ve hoşça vakit geçirirlerdi.

Komşuluk İlişkileri Güçlüydü

Eskiden komşular arasındaki ilişkiler oldukça önemliydi. Ramazan ayında da komşular bir araya gelir, birbirlerine iftar yemeği verirdi. Bu yemeklerde birçok kişi bir araya gelir, sohbet eder ve dayanışma duygusu güçlenirdi.

Dini Ritüeller Daha Belirgin ve Önemliydi

Eskiden Ramazan ayında dini ritüeller daha belirgin ve önemliydi. İnsanlar oruçlarını tutarken, teravih namazlarına giderlerdi. Bugün ise, Ramazan ayı daha çok iftar sofraları, alışveriş ve tüketim etrafında dönüyor. Eskiden oruç açma saatleri, minarelerden okunan ezanlarla belirlenirdi. Ezan sesiyle birlikte, oruç açma sofraları hazırlanır, komşular ve yakınlar bir araya gelir, güzel sohbetler yapılır ve yemekler paylaşılırdı. Ayrıca Ramazan ayı boyunca, camilerde geceleri teravih namazı kılınır, Kur’an-ı Kerim okunur ve insanlar birbirleriyle kaynaşırdı.

Ancak günümüzde, teknolojinin gelişmesiyle birlikte, Ramazan ayı ve oruç tutmak bile değişti. İftar saatleri artık internet sitelerinden veya telefon uygulamalarından takip ediliyor, aileler bile aynı evde olsalar bile birbirleriyle iletişim kurmak için telefonlarına bakıyorlar. Camilerde teravih namazı kılınmaya devam etse de, bu sayı eskisi kadar fazla değil ve insanlar artık daha çok evlerinde ibadet ediyorlar.

Yardımlaşma ve Paylaşım Daha Fazlaydı

Eskiden Ramazan ayında insanlar daha çok yardımlaşır ve paylaşım yapardı. Fakir ailelere yardım edilir, ihtiyaç sahiplerine iftar yemeği verilirdi. Bugün ise, insanlar daha çok kendi ihtiyaçlarına odaklanıyor ve paylaşım ve yardımlaşma duygusu daha az hissediliyor.

Ramazan Eğlenceleri Daha Canlıydı

Eskiden Ramazan ayında insanlar daha çok eğlenirlerdi. Ramazan gecelerinde sokaklarda eğlenceler ve etkinlikler düzenlenir, insanlar bir araya gelir, semazenler gösteri yapardı. Ramazan panayırları bütün ailelerin karşılaştığı sohbetler ettiği yerlerdi. Bugün ise, Ramazan eğlenceleri daha az görülüyor ve insanlar daha çok evde vakit geçiriyor.

Ramazan Ayına Hazırlık Daha Özenliydi

Eskiden Ramazan ayına hazırlık daha özenliydi. İnsanlar, evlerini, bahçelerini ve sokaklarını süslerlerdi. Ramazan ayına özel yemekler yapılır, tatlılar pişirilirdi. Bugün ise, hazırlık süreci daha az özenli ve daha az zaman ayırılıyor.

Nerede O Eski Ramazanlar?

“Nerede o eski Ramazanlar?” diye sorulduğunda, insanlar aslında bu manevi atmosferi özlüyorlar. Aslında Ramazan olduğu yerde duruyor. Eskiyen Ramazan değil, bizleriz. Değişen biziz, değiştik, eskidik, yozlaştık; Ramazanın tadını hissettiren duygularımızı yitirdik, bencilleştik, maddi doyuma odaklandık… onun için Ramazanlar artık eski tadı vermiyor. Ve özlem duyulan şeyin aslında, teknolojinin yerini alamayacak kadar güzel olan, insanlar arasındaki samimi ilişkiler, duygular, maneviyat olduğunu anlıyoruz.

Eskiden Ramazan ayı, insanların birbirleriyle daha çok vakit geçirdiği, dayanışma ve yardımlaşmanın arttığı bir aydı. Günümüzde ise, Ramazan ayında tüketim ve alışveriş daha fazla önem kazanır oldu. İnsanlar birbirlerine daha çok zaman ayırarak, geleneklerimizi yaşatmaya ve geçmişteki Ramazanların ruhunu canlandırmaya çalışabilirler.

Ramazan ayı, sadece oruç tutmakla geçirilen bir ay değil, aynı zamanda manevi bir aydır. Bu nedenle, insanlar daha çok ibadet ederek, kendilerini manevi olarak geliştirebilirler. Kur’an-ı Kerim okuyarak, zikirler yaparak veya sadaka vererek, kendilerini bu ayın ruhuna daha çok yaklaştırabilirler.

Sonuç olarak, “Nerede o eski Ramazanlar?” diye sormadan önce, insanların birbirleriyle daha çok vakit geçirerek, manevi atmosferi yeniden oluşturması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için, herkes biraz daha çaba sarf ederek, Ramazan ayının ruhunu tekrar yakalayabilir. Aileler, komşular ve arkadaşlar bir araya gelerek, iftar sofraları kurabilir, geleneksel yemekler yapabilirler. Camilerde teravih namazı kılınırken, insanlar birbirleriyle sohbet edebilir, birbirlerine güzel sözler söyleyebilirler. Bu sayede, geçmişteki Ramazanların ruhu canlandırılabilir ve gelecek nesillere de aktarılabilir.

Yorum Yap
Ad
E-Posta